13 Mayıs 2011

hayatı sevebilme ihtimallerim vardı benim..

Hayat bu işte ansızın yaşıyoruz. Her şey ani ve acımasız..

Kimi ne zaman seveceğimiz, kiminle ne zaman güleceğimiz ve kiminle ne zaman ağlayacağımız bilinmeyecek kadar büyük denklemlerle dolu.

Oysaki sabah uyandığımda umutlarım, anılarım ve inançlarım vardı. Derinden hissettiklerim vardı. 

Gözyaşlarımı durdurmaya sebeplerim vardı. Sevdiğimi elimden alamayacak iyiliklerle ve inançlarla doluydu kalbim. 

Ama hayat işte acımasız ve yersizce geliyor bize kimi zaman. 

Ne düşündüğün ya da ne hissettiğin hiç önemli değil. İçinde tuttuğun tüm ferahlıkların yok oluşu da bir o kadar anlamsız. 

Taşıyamayacağımız kadar yükler, hissetmekten hep korktuğumuz kadar acı! 

Öyle bir yük, öyle bir acı ki bu asla tanımlayamaz, asla yaşamak istemezsiniz. 

Herşeyin boş geldiği bir anlar sinsilesi işte bu durum.

Bugüne kadar çekilen tüm acıların boşa çekildiği gerçeği, acı denen kavramı şimdi hissettiğim gerçeği..

Herşeyin ani yaşanıldığı, herşeyin acı dolu olduğu bir gün, bir ay, bir yıl bekliyor belkide beni..

Gülümsemelerimdeki kırıklıklar, burukluklar ve acıları asla kimsenin anlayamayacağı yada göremeyeceği kadar küçüleceği günlerin başlangıcı.. 

İnsanların anlam veremediği tavırlarımın başladığı günler,

Ve 

En önemlisi hayatı sevebilme ihtimallerimin ellerimden uçup gittiği bir hayat başlıyor...



*Sinem Yılmaz..