3 Aralık 2011

' Dürüstçe ' ...


Öyle anlar yaşadım ki asla yeri doldurulamayacak. Öyle güzel sözler duydum ki asla duyamayacağım, bir o kadarda kötü sözler duydum ruhuma kazınan. Ama asla düşünmedim bir gün duyduğum o kötü sözlerin mantığı ellerimde bulmamı sağlayacağını ve o güzel sözlerin hayatımda ki en kötü başlangıçlara gebe olacağını…

Kim inanmak ister ki zaten kötülüklerin içindeki umuda, iyiliklerin içindeki kırılganlığa. Bende inanmak istemeyenlerdendim. Ta ki o güzel sözlerin beni diplere çektiğini fark edene kadar. Aslında olay sözlerde değil söyleyende biliyorum. Söyleyenin dürüst olmamasından tüm bu çelişkiler. Ve kötülükteki tüm bu inançlılık, mantıklılık…

Hep söyleyenden ibarettir bilirim.

İşte böyle karmaşık durumlarda insan ne yapacağını şaşırır ve olmayacak haller alır. Ben o her güzel kelimede biraz daha dibe düşerken, söyleyen yüzeye çıkıyordu. Ben her güzel sözün içindeki sözsüzlükle savaşırken, o kazandığı zaferini kutluyordu.

Ama duyduğum o kötü sözler çıkardı beni bu güvensizlik kuytusundan. Tam olarak kurtulmuş olmasam da, ona olan güvenim asla zedelenmedi. Nedendir bilir misiniz? ‘ DÜRÜSTLÜK ‘ …

Tek kelimede anlamlarını asla tüketmeyen tek davranış biçimi. Güveni besleyen ve büyüten tek hassasi konu işte bu. Ne güzel sözler insanı büyütür, olgunlaştırır bu hayatta nede kötü sözler. Dürüstlüktür sizi siz yapan, içinizde büyüyen tüm duyguları besleyen. Yalanlardan sıyrılmanın en büyük destekçisi…

Bu yüzden iyidir kötü söz söyleyen insanlar, dürüstlükleri vardır..

Tabi bu düşünce bir çelişki havuzuna atlamaktan başka bir şey değil onu da bilirim. İçinde fesatlık olan insanoğluna tabii değildir bu sözlerim. Bana saygı duyan ve bana kırılacağımı bile bile her bir sözü dürüstlükle söyleyenleredir.

Tıpkı boşa seni seviyorum diyen insanoğlu gibi olmamak adına yazıyorum tüm bu kelimeleri…

Kırılan her bir kalbin toparlanabilmesi için bir umut demeti sunmak adına kuruyorum tüm bu cümleleri…

Belki dışarılarda bir yerlerde benim gibi hisseden ve dipten kurtulmak adına yılana sarılmayı göze alan insanlar olabileceğine olan inancımdan gidiyor ellerim tüm sözlere. Bazen hayatınıza bir kahraman gibi girenlerle, düşman gibi girenler arasındaki ince çizgiyi göremeyenlerimiz olur ya hani. İşte onu görebilme ihtimalleri üzerine akıyor kalemim kağıdımın üzerinde…

Umulmadıklardan kaçmayın, her kötüyü kötü sanmayın. Kötü kelimelerde iyidir kimi zaman. Sizi sarsar ve kendinize getirir. Gözünü açar ve bir sabah yeni bir hayata başlarcasına açarsınız gözlerinizi.. 

*Sinem Yılmaz..

özlenmemesi gereken kişiyi özlemek..

Asla özlememiz gereken kişiyi özlemek hata mıdır yoksa yüreğimize sızmaya başlayan zayıflığın göstergesi midir?

Cevaplarım mantığımda dizilip durmakta bu konuda..

Ama hiç bir cevap beni tatmin etmemekte bu günlerde. Birilerine sormak istediğim ve istediğim cevapları alamamaktan korktuğum tek soru. İşte bu mantıksızlık karmaşasını düşünüp duruyorum günlerdir. Cevaplarım tam olarak neler onları bile bilemiyorum aslında. Sadece en mantıklı gelen durum, hayatımıza yer etmiş insanlarda yaşadığımız hayal kırıkları ne kadar üzücü olsa da, yerlerini asla dolduramayacak olmanın verdiği üzüntünün hayatımızda daha büyük yerlere sahip olması ve sahip oldukları bu yerleri ansızın özlemek gafletinde bulunabilmek…

Gaflet diyorum bu duruma doğal olarak. Çünkü hayal kırıklıkları öyle kolayca kaldırılabilecek ya da kolayca affedilebilecek durumlarda oluşamaz bir insanoğlunun kalbinde. Ama ben kendimi baz alarak baktığımda bu olaylara, hayal kırıklıklarını bile zaman geçtikçe, yüreğim de biriktirdikçe ve artık taşıyamayacak kadar ağır geldiklerinde hayatımdan çıkarmışım. Ben sabretmek nedir çok iyi öğrenmişim bu hayatta. Ve sanırım bu dünyaya en büyük erdemim olan sabrımla gelmişim. Bu sabrın bana zararı çok büyük olsa da kimi zaman hala şükredebiliyorum bu durumuma.

İşte tam bu durumda hayal kırıklıkları, sabır ve özlemek fiillerini bir araya toplayarak karar vermeye çalışıyorum bu soruya.. ‘Asla özlememiz gereken kişiyi özlemek hata mıdır yoksa yüreğimize sızmaya başlayan zayıflığın göstergesi midir? ‘

Cevabını bulabilecek birileri var mıdır bilemiyorum ama bana cevap verecek olan kişinin benim kadar sabırlı olmasını bilmesi gerektiğini biliyorum. Çünkü sabrın ne demek olduğunu bilmeyen her insan bu soruya çok rahatlıkla cevap verebilir. Çok rahat bir şekilde özlememenin ne kadar kolay olduğunu anlatabilir bana. Çok basit kelimeler ve kısa cümlelerle bu sorunun yanıtını verebilir bana. Ama benim uzun cümleler ve karmaşık kelimelerle baş başa kaldığım bu konuda, basit kelimelerin ve kısa cümlelerin beni tatmin etmesi beklenemez sanırım değil mi?

Aslında çok fazla şeyle boğuyorum kendimi farkındayım. Elimde yaşanmış o kadar çok hayal kırıklığına rağmen ben inatla ‘affetmek büyüklüktür’ denen hayat felsefesini benimsiyorum. Oysaki düşünüyorum da bende bencil olabilirim, beni kıran ve beni bu büyük karmaşanın içine bırakan insanlara karşı. Ama ben onu bile yapamıyorum. Ve bunun sonunda düşündüğümde tek bir şey kalıyor elimde: Ben çok zayıf büyütmüşüm bu kalbi ve mantığı…

Bana zayıfsın, safsın diyen çok arkadaşım oldu bugüne kadar ve ben bunun doğruluğunu birçok defa kabul etmek zorunda kaldım. Öyle ki, kimi zaman beni kırmış olsa bile affetmeden geçemediğim ve yokluğunu asla bir başkasıyla dolduramadığım -dostluklarım, arkadaşlıklarım ve bir aşkım- insanlar oldu hayatımda. Ve ben onları özlemekle zaman kaybetmekten hiç bıkmadım bugüne kadar, bugünlere kadar..

Şimdi düşünüyorum işte, özlemek zorunda olduğumuz insanları özlememek yerine, bizi derinden etkileyen ve kıran insanları düşünmek ne kadar yanlış bir davranış biçimi oysaki.. Ve tüm bu düşüncelerimi dışarı vurmakta ne kadar zayıflıktır oysaki. Ama ben tüm zayıflıklarımla yaşamaya ve bunları dışarı vurmaya korkmayan bir insan olarak yaşamayı seçiyorum. Bu kararı ne zaman verdin, ve ne zaman bu karmaşık sorunun cevabının içinde boğulurken bu yaşam biçimini seçtin diye düşünenleriniz de oluyor biliyorum. Ama yalan yok bu sorunun cevabına tüm karmaşalarımı bu satırlara dökerken karar vermiş bulunmaktayım.

Ben özlememem gereken insanları özleyen ve hayal kırıklıklarına rağmen yerini dolduramadığım ve asla dolduramayacağımı bildiğim insanların olduğunu kabul ederek uyumalıyım bu gece. Bu gece rüyalarımda huzura erişebilmek adına kararıma sadık kalmam gerektiği bilincinde kapatacağım gözlerimi uykuya…

Ve ben zayıflıkları olsa da, sabrın erdemine sahip suskun bu ruhumla devam edeceğim hayatıma..

*Sinem Yılmaz..