24 Aralık 2011

' Bir ben vardır bende benden iceri. '

Yazdığım her kelimeyi, her bir yazıyı tekrar tekrar okumak hobimdir. Kendini beğenmişlik değildir bu. Ruh halimi çözmek için yaptığım bir amaçtır. Şu sıralar ne zaman bunu yapsam hep karamsarlığımı, ruhsuzluğumu, acılarımı görüyorum. Kelimeler büyüyor, büyüyor ve büyüyor. Sonra bir iç çekiş geliyor yüreğimden... 

Kendi kendime düşünüyorum sonra neler olmuş neler bitmiş diye.. 
Son 1 buçuk senem gözlerimin önünden akıp gidiyor. Kayıyor anıların hepsi avuçlarımdan, isteyerek bıraktığım her bir anı beynime basınç yapıyor sanki. Gitmek bilmeyen acılar tekrar tekrar yükleniyor omuzlarıma. 

Unutmak istemediğim, ama acılarını biraz da bastırmak istediğim bir çok şeyi barındırıyor işte kelimelerim son zamanlarda... Her bir kelime nefesimi kesercesine yaklaşıyor bana. Her bir kelime acılarımı bırakıyor ruhuma. Gerçekten yorulduğumu hissetmemi sağlıyor. Yani yazdıklarımı tekrar tekrar okumak pekte sağlıklı değil beni adıma. Ama inatla bunu yapmaya devam eden bir kişiliğe sahibim. 

Böyle enteresan bir düşünce sistemim var, anlayamadım ve anlam veremediğim... 
Bu düşünceler sinsilesi içinde de bir ben var. Benim kelimelerime yansıtamadığım bir ben var. Hani insanların içinde neşeleri olur, çocukluk duyguları olur. Bir haylazlık barındırır insan ruhu, bir vurdumduymazlık içinde yaramazlık dürtüsü vardır. İşte benim de kelimelere yansıtamadığım bir haylazlığım var içimde.. Acılarımı bastırmak için kullandığım genelde. Gülmeye gerçekten ihtiyaç duyduğumda hissettiğim bir ben var. Ama genelde kendi ihtiyacım da kendime arkadaşlık edemediğim bir ben bu. 

Hani Yunus Emre demiş ya: ' Bir ben vardır bende benden içeri.. ' 
Ne güzel de demiş. Kelimeleri ne güzel de seçmiş, yazmış, söylemiş. Hani sadece bir kaç kelimeyle ifade etmek istersin ya kendini, benim sözlerimde bunlardır çoğu zaman... Bir ben vardır bende benden içeri, kendime gösteremediğim.. herkesin gördüğü ya da göremediği... 

Kişilik analizi yapar ya insanlar, birbirlerine sorarlar ' sence ben nasıl biriyim? ' diye. Aslında başkalarının gözünden ne gözüktüğün, ne hissettiğin, ne yaptığın çokta önem ifade etmez sende. Kendi kendine öz eleştirini yaparken, kendine gösterdiğin acımasızlık kadar kendini düzeltir ve toplarsın. İnsanların söylediklerini kabullenmek, kendine itiraf ettiğin seni kabullenmenin yanında daha kolay görünür. Ama bilirsiniz ki başkalarının söyledikleri çoğu zaman bir kulaktan girer, duvara çarpar ve diğerinden geri çıkar. İnsanların bahsettiği sen, anca duvara toslar senin hayatında... 

Biz insanların anlayamadığı nokta burda başluyor işte çoğu zaman, önce kendini, kendine itiraf etmeli, sonra fikir almalısın insanlardan... İtiraf edesin ki seni sana anlatanların kötü sözlerini de göğüslenebilesin. İşte bende bunu yapıyorum uzun ya da kısa, kısa ya da uzun sürecek hayatımda...


*Sinem Yılmaz..