7 Aralık 2011

Zamansız Aşk'lar..

Zamansız aşklar vardır insan hayatında. Yersiz ve yurtsuzdur kalplerde… Bir yere koyamaz, bir yere aktaramaz ve bir yere yerleştiremezsiniz hiçbir zaman. Sadece hisseder, yaşar ve o aşkın içinde tükenirsiniz.

Tükendiğinde aşk, büyük acılar yaşamaz, hissetmez ya da saatlerce gözyaşı dökemezsiniz arkasından… İçinizde birikmez böyle aşklar. Oturmaz yüreğinize…

Zaten aşkı yaşarken acı çekmiş, ağlamış ve tükenmişsinizdir. Öyle bir yerdedir ki artık sevginiz, acıtmaz sizi. ‘ Sevmek yetmiyor bazen ‘ derler ya hani. İşte tam o durumun ortasında, içinde ve dışındasınızdır…

Her bir anı sizi yer bitirir, her bir anı içinizi sızlatır. Anar ve özlersiniz. Ama huzurlu kalırsınız.

Böyle bir sevgi, içinde hep bir sızı biriktirir. Hep bir ‘belki’ vardır. Acısızdır, tükenmiştir, huzurludur ama hep bir belki vardır içinde.

Hep gıpta edilen bir sevgiye sahipsiniz sanırsınız ya öyle değildir işte, sevgiye kapıldığınızda…

Kırıldığınız da, bir daha kırıldığınız da ve bir daha…

Sonu gelmez bir hayal kırıklığı çizelgesi içinde geçen günler. Sevgiyi büyütürsünüz. Her bir hayal kırıklığında yine de affeder, yine de seversiniz. Yine de sevgidir adı, aşktır. Kaybetmek, bırakmak, çekip gitmek kolay değildir. Hiç kolay olmamıştır, olamamıştır da… Ama ‘o sevgi’ bir gün tüketilir, yersiz yurtsuz kalır kalbinizde…

Zamanında gelmiştir oysaki aşk kapınıza, o her şeyin güzel, tozpembe olduğu ilk günlerde…

‘Bu sefer son! ‘ dediğiniz aşklardandır. Karşınızdaki insan sondur, tektir ve özdür sizin için. Ummadığınız anda çıkar hayatın bir yerlerinden böyle aşklar… Umutla, inançla ve özlemle tutunduğunuz insandır. Sevgiye olan güvensizlik duvarlarınızı yıkar ve geçer. Kendinize verdiğiniz yalnızlık yeminleriniz yerle bir olur. Kararsızlıkların ortasında, en büyük kararlılığınız olur en sonunda.

Ama; 
‘zamansızdır böyle aşklar insan hayatında. Yersiz ve yurtsuzdur. Bir yere koyamaz, bir yere aktaramaz ve bir yere yerleştiremezsiniz. Sadece hisseder, yaşar ve o aşkın içinde tükenirsiniz.’

Acısız ve özlemlerle biten bir aşkın parçası olmaktır, zamansız aşklar.

Sızlatır ama ağlatmaz. İz bırakır ama acı çektirmez.

Ama alıştırır ve sızlatır içinizi…

Öyledir ki, alışmak sevmekten daha zor gelir insana. Sevginizden çok alışılmışlıklara üzülürsünüz. Acı çekmekten çok belkilerle savaşırken bulursunuz kendinizi.

Anlamsızca acısız gelen bu son, sizi sadece düşüncelere sevk etmekten başka bir işe yaramaz.

Zamansız başlar ve zamansız biter böyle aşklar…

Bir merhabayla adım atılır ve yıllara sığar böyle aşklar. Alışır, bağlanır, sever ve yaşarsınız. Uzun mu uzun bir zamandır yaşadıklarınız. Ama tüm o zaman diliminin her bir kırılma noktasına, ufak ufak hayal kırıkları serpiştirirsiniz.Ve önemsediğiniz ama her seferinde içinize atıp affettiğiniz hayal kırıklıkları, sevginizi kaybetmekle çekeceğiniz acının yanında büyür ve büyür. Bir gün gelir ve artık anlarsınız, artık ‘sevmek yetmiyordur'.
...

Tükenmiştir artık o zamansız aşk.

Aşk tükenirken, yanında sizi de sürüklemiştir. Gözyaşlarınız ayrılık sözleriyle akar böyle aşklarda, bir kez daha akarlar yalnızlığınızla kaldığınızda… Ama sonra artık sevginize, aşkınıza ya da yalnızlığınıza ağlamıyorsunuzdur ağladığınızda… Alışkanlıklarınıza ve anılarınıza döküyorsunuzdur gözyaşlarınızı. O yüzden ne güzel söylemişler ya şarkıda ‘ alışmak sevmekten daha zor geliyor..’ diye…

Böyle aşklar içinizde birikmez bittiğinde ama alıştırmıştır sizi ve sızlatır yüreğinizi belkilerle…


*Sinem Yılmaz..