15 Kasım 2011

sadece biri olmak isteriz; hiç olamayacağımız ve hiç olmak istemediğimiz…

Bazen sadece biri olmak isteriz. Hiç olamayacağımız ve hiç olmak istemediğimiz biri..

Öyle çok yaşanmışlık vardır ki hayatlarımızda, sadece kaçmak adına biri olmak isteriz. ‘ Birine bağlanmak, birinden kaçmak ‘ hayatta ki tek gayemiz haline gelir. Tıpkı nefes alıp verişlerimiz gibi, bir içimize çekmek isteriz tüm karmaşaları, birde dışa vurmak ve uzaklaşmak. Ama tıpkı nefes alışverişlerimiz gibi asla durduramayacağımız bir durumdur karmaşalarımız. Her nefes kendine öz alınır ya hani, tüm karmaşalarında başlangıçları ve yok oluşları kendine özdür oysaki. Bir gün nefesimizin tükeneceğini bildiğimiz gibi, karmaşalarında son bulacağını biliriz. Ama bilipte kabullenmediğimiz bir durum vardır hep. Nefesimizin bizi terk ettiği günle, karmaşaların yok olup gideceği günün aynı olması..

İşte bu yüzden sadece biri olmak isteriz; hiç olamayacağımız ve hiç olmak istemediğimiz… Ama hayat öyle ilerlemekte ki her insan farklı amaçlar ve farklı hisler uğruna birileri olmak ister ya da olmak zorunda kalır. Kimileri hırsına yenik düşer, kimileri intikamına, kimileri aşkına, kimileri gururuna.. Herkes haklıdır kendi nedenlerinde. Herkes sebeplerini sıralayabilir sorduğunuzda, herkesin bir amacı vardır yenik düştüğü duygularına tutunabilmek adına… Ama herkes kapılıp gittiği her bir duygu içinde yok olacağı gerçeğine adım attığını bilir. Herkes yapmak zorunda olduğu gerçekleri bilir.

Doğru gelmeyen herşeye karşı çıkmak, tüm yanlışlıkları düzeltme isteği…

Bizi öyle yerlere sürükler, bizi öyle insanlar haline getirir ki… Bir bakmışız amaçlarımız sadece amaçsızlıklarımız haline gelmiştir. Mücadele ettiğimiz herşey sadece bir ‘hiçten’ ibarettir. Ve biz bir ‘hiç’ uğruna hayatlarımızdan vazgeçmiş, gözümüzü bile kırpmadan bizimle olan herkeside dibe çekmişizdir. Oysaki amacımız kimseyi kırmak ve üzmek değildir başında. Amacımız sadece yanlışlıkları düzeltmek ve saygı görmektir. Hataların sebepleri, sebep olanların ödeceği bedelleri düşünerek başlamışızdır oysaki bu yola. Ama kim bilebilirki, hayatın getirebileceği gerçekleri.

*Sinem Yılmaz