25 Şubat 2012

Yalnızlığımın katkılarıyla..



Yalnızlığıma olan bağlılığımın beni getirdiği ince bir noktadayım artık. Her geçen gün biraz daha katılaşıyorum hissetmeye, duygusallaşmaya. Tek hissedebildiğim şeyse 'yalnızlığım'la' aramızda ki güçlü bağ.

Sebepsiz yere birçok şeye agresif tepkiler verebilen ve bu tepkileri ansızın, çoğu zaman düşünmeden verebilen bir insan olduğumu anlıyorum. Sanırım her zaman yerinden oynatmaya korktuğum duvarlarım, iyice sahipleniyorlar benliğimi ve her geçen gün daha da sağlam büyüyorlar insanlarla ve duygularımla aramda.

Seçim yapmak gibi bir şey bu işte...
Duygularıma, aşka, sevgiye, huzura ve güvene olana inancıma her geçen biraz daha yabancılaşıyorum. Öyle bir yabancılaşma ki bu dışa vurumları pekte sağlıklı olmuyor. Mesela hayal kuramıyorum artık. Hani eskiden de pek hayal kurabilen bir kişilik değildim ama en azından beynimin beni mantığa zorladığı anların başlangıcına kadar, bir parçası olabilirdim hayallerin, hayallerimin... Ama artık umut ışığını göremiyorum ve göremediğimden de yabancılaşıyorum duygulara ve duygulu kalabilmeye.
Ve umut, tamda bu noktada en büyük problemim haline geliyor. Çünkü duygulara yabancılaşmanın ötesinde ben artık umuda da yabancılaştım ve umut etmeye her şeyden çok inanan bir insan olarak, inancımı kaybettikçe bu konuya daha da yenik düşüyorum.

Çok zor geliyor, katılaşmak-duvarlar örmek-yabancılaşmak ve uzaklaşmak... Nasıl olur demeyin işte. Yalnızlık bir süre sonra insanı böyle bir düşünce içinde bırakıyor. Hissedemiyorum artık güveni, sevgiyi, özlemi. Böyle aşka isyanım olduğunda, aşka tekrar inandığımda, keşke dediğimde, acabalarımda, acılarımda, özlemlerimde... Kelimelerle buluşamıyorum, anlam katamıyorum kelimelere.

Yabancılaştıkça duygularıma, ilhamım da terk ediyor beni. En çokta bu zorluyor işte beni. Hani yalnızlığa ve bununla baş etmeye alıştım artık. Ama yazamamaya alışamıyorum. Çok optimist bir insan değilim kabul, melankoliğim ben. Kötü düşünürüm. Umutsuz yazarım hep. Ama artık umutsuz bile olamıyorum. Hani kalbi boş olunca insanın hep mantıklı cümleler kurası geliyor. Ve ben mantıkla, mantıksızlığı ve çelişkiyi yazıyorum çoğu zaman.. Tüm bunlar benden gidince de oturmuş size yalnızlığımın bana hediye ettiği katılığımı, realistliğime yaptığı katkıyı! ve ilhamsızlığımı yazıyorum.

Böyle oluyor işte yalnızlık sizi iyice avucunun içine aldığında…


*Sinem Yılmaz...