30 Haziran 2012

Yazmak ve yazamamak..işte bütün mesele bu!

Yazmak zor zanaat vesselam. Öyle pat diye Allah vergisi diyemeyeceğimiz türden bir yaşam tecrübesiyle geliyor insana. Ben daha 22 yaşında, sözleri ve söyleyecekleri olan bir insanım işte. Ve inanın yaşam tecrübemin oturmasına daha çok yolum var. Ama bugüne kadar yaşadıklarım ya da yaşamadıklarımın bana hissettirdikleri, kelimelerimi tazeleyecek bir yetiye sahipler. 
Öyle ki bazen geliyor, parmaklarımın klavyenin yada kağıdın üstünde nasıl bir hızla ilerlediğini bile fark edemiyorum. Gecenin bir yarısı uykudan uyanıp içimdekileri bir yerlere yazıyorum. İşte bu, beni her gece bu blog'un başında tutuyor. Yazıyorum ve yazıyorum. Yayınla düğmesine basa bilmekse bazen günlerimi alabiliyor, bazense 1 saniye mi bile almıyor. Çekincelerim oluşuyor. Çünkü o zaman fark ediyorum ki, okuyanların da benim hissettiklerimi hissetmeleri önemli. Benim ne anlam için yazdığımı anlamaları önemli. Aynı hissi yada düşünceyi paylaşamayacağımızı çok iyi biliyorum. Hele ki her yaşam tecrübesinin birbirinden farklı olduğunu bilerek, yazdığımda bunun farkına çok daha iyi varıyorum. 
Ama yazmak böyle bir şey işte. Bazen günlerinizi alan, bazense saniyelerinizi bile almayan.. İçinizde biriktirdikleriniz ne kadar fazlaysa, yazmanız ve yayınla tuşuna basmanız o kadar kısa sürüyor. Ama biriktirdikleriniz azaldıkça, yazmalar ve yayınla tuşuna basma saniyeleriniz, günlere dönüşüveriyor. Böyle zamanlarımda hep ilhamımın benden kaçtığını bahane etsem de sizlere, biliyorum ki, yaşadıklarım ve kelimelerim bana yetmiyor. Öyle ki ufacık bir bakış bile size kelimeler getirebiliyor. Ama işte o bakışı, işareti ya da adına ne derseniz deyin o sizi bulmuyorsa, bu ilhamınızın kaçış noktası değil. Sizi siz yapan hislerinizin, sizden uzaklaştığı anlamına geliyor. 
Kalp boşalıyor, beyin boşalıyor. Hani rahatlamak ve huzura ermek denen şeyi böyle fazlaca istediğimiz dönemler oluyor ya işte tamda bu durumda, kelimelerle aranızda bir mesafe oluşabiliyor. Özellikle benim gibi yaşadıklarını, kelimelerle canlı tutmaya çalışan insanlar için.. 
Öyle ki sabahın 4'ünde gidip uyumak yerine, öylece klavyede ellerim hareket ediyorlar. Uyku bile cazip gelmiyor gözüme. Ve şuan yazdıklarımsa sizlere 1 saniyede yayınla tuşuna basabileceğim kadar gerçek ve emin kelimelerle dolu.. 
Umarım benim kelimelerimden aldığım keyfi sizde alırsınız. Belki de aynı düşüncelerle okur ve bana hak verirsiniz.. 




'Sinem Yılmaz.. 

2 yorum:

  1. Blogun cok guzelmıs sınem. :)
    Acaba bu yorumumu yayınlasam mı yayınlamasam mı :))

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim :) Yaa işte herşey bundan ibaret yayınlasak mı yayınlamasak mı :)

    YanıtlaSil